GrandeLib, çevrimiçi İngilizce-Türkçe çevirmeniniz olup 100’den fazla dilde ve binlerce dil çiftinde hızlı, doğru ve kullanıcı dostu çeviri sunar. Sitenin iki pencereli sade çalışma prensibi sayesinde metninizi anında çevirebilir ve çevirinizi kolayca farklı dillerdeki içerikte kullanabilirsiniz.
İngilizce ve Türkçe, kökenleri ve yapıları itibariyle farklı dillerdir. İngilizce, Hint-Avrupa dil ailesindendir, özünde özne-fiil-nesne (SVO) cümle yapısına sahiptir. Türkçe ise Ural-Altay dil ailesindedir, temel olarak özne-nesne-fiil (SOV) dizilimini benimser. Türkçe eklemeli bir dil olup, sözcüklerin sonunda anlamı değiştiren ekler kullanılırken İngilizce’de cümle yapısı ve özne ön plandadır.
Her iki dilde de kelime dağarcığında karşılıklı birçok ödünç (alam) kelime bulunur, bu da İngilizce-Türkçe arasında çeviriyle uğraşırken bazen avantaj sağlar. Ancak dil bilgisi kuralları, sözdizimi ve deyimler açısından önemli farklar vardır; örneğin Türkçe'de zamirler çoğu zaman atlanabilirken, İngilizce'de genellikle kullanılır. Zaman, kip, olumsuzluk ve çoğul ifadeler yapılırken iki dil arasında kimi zaman bire bir denk gelmeyen farklılıklar olabilir.
GrandeLib ile sadece düz metinleri değil, aynı zamanda HTML içeriğini de güvenle ve kolayca çevirebilirsiniz. Etiketlerin bozulmaması ve çevirinin HTML yapısına uygun olması sayesinde web içeriklerinizi profesyonel ve hızlı şekilde diğer dillere aktarabilirsiniz.
GrandeLib platformunda, İngilizce-Türkçe yönünde yüz binlerce kelimenin anlamı, doğru telaffuzları, örnek cümlelerde kullanımı ve zengin eş anlamlı listeleri ile güçlü bir çevrim içi sözlüğe erişebilirsiniz. Bu sayede tek bir tıkla kelime öğrenimini derinleştirebilir ve anlam karmaşası yaşamadan doğru çeviriye ulaşabilirsiniz.
Sitemizde, farklı diller arasında doğru çeviri seçimini test edebileceğiniz interaktif mini sınavlar ve kartlar (flashcards) bulunmaktadır. Bu araçlar sayesinde bilginizi pekiştirebilir ve yeni kelimeleri eğlenceli şekilde öğrenebilirsiniz.
GrandeLib ayrıca sıkça kullanılan deyimler, günlük ifadeler ve temel İngilizce-Türkçe kelimeleri içeren özel bir Konuşma Kılavuzu ile Leksik bölümü sunar. Bu bölümler, seyahatlerinizde, iş görüşmelerinizde veya yeni bir dili öğrenirken pratik desteğiniz olacaktır.
GrandeLib ile İngilizce-Türkçe profesyonel çeviri, kapsamlı sözlük, mini testler ve temel konuşma materyalleri parmaklarınızın ucunda!
| Women hate me. | Kadınlar benden nefret eder. |
| None of his predictions came true. | Öngörülerinin hiçbiri gerçekleşmedi. |
| The museum is closed on Sundays. | Müze pazar günleri kapalıdır. |
| I think we have enough food. | Sanırım yeterince yiyeceğimiz var. |
| Dick promised to be back by three. | Dick üçe kadar döneceğine söz verdi. |
| He failed due to lack of money. | Parası olmadığı için başarısız oldu. |
| I will never get rid of a cold. | Soğuk algınlığından asla kurtulamayacağım. |
| She is younger than you think. | Düşündüğünden daha genç. |
| We communicate through language. | Dil aracılığıyla iletişim kurarız. |
| The size of an atom is negligible. | Bir atomun boyutu ihmal edilebilir. |
| Are there any detours ahead? | İleride dolambaçlı yollar var mı? |
| The bones form the skeleton. | Kemikler iskeleti oluşturur. |
| I am three years younger than you. | Ben senden üç yaş küçüğüm. |
| I will try harder next time. | Bir dahaki sefere daha çok çalışacağım. |
| Cold weather has set in. | Soğuk havalar devreye girdi. |
| I regret not working harder. | Daha çok çalışmadığıma pişmanım. |
| Tom admitted he was wrong. | Tom yanıldığını kabul etti. |
| He liked it. | Beğendi. |
| As far as I know, he is not lazy. | Bildiğim kadarıyla tembel değil. |
| Will you show me a photo? | Bana bir fotoğraf gösterir misin? |
| Since then, no one has seen him. | O zamandan beri kimse onu görmedi. |
| I put my hands on the table. | Ellerimi masaya koydum. |
| She looked sick. | Hasta görünüyordu. |
| He returned home later than usual. | Eve her zamankinden daha geç döndü. |
| Live and learn. | Yaşa ve öğren. |
| You can do it if you try hard. | Çok çalışırsan yapabilirsin. |
| I really got to know her well. | Onu gerçekten iyi tanıdım. |
| This is an obvious phrase. | Bu açık bir ifadedir. |
| He did everything he could for me. | Benim için elinden gelen her şeyi yaptı. |
| Do you mind if I watch some TV? | Biraz televizyon izlememin sakıncası var mı? |