Hai dei libri in francese? | Fransızca kitaplarınız var mı? |
Ha ancora la febbre? | Hala ateşi var mı? |
Vuoi essere famoso. | Ünlü olmak istiyorsun. |
Impara a pensare positivo! | Olumlu düşünmeyi öğrenin! |
Mi hai davvero aiutato molto. | Bana gerçekten çok yardımcı oldun. |
Sai dove abito? | Nerede yaşadığımı biliyor musun? |
Abbiamo avuto diversi incontri. | Birkaç toplantı yaptık. |
Sono sposato e ho due figli. | Evliyim ve iki çocuğum var. |
Ho visto cosa hai fatto. | Ne yaptığını gördüm. |
Fu tentato dalla curiosità. | Merakla cezbedildi. |
Non provava alcuna compassione. | Merhamet hissetmiyordu. |
Sono fiducioso nella sua vittoria. | Onun zaferine güveniyorum. |
Non può contare fino a tre. | Üçe kadar sayamaz. |
Ti abbiamo già perdonato. | Biz seni çoktan affettik. |
Lo vedo attraversare il ponte. | Onu köprüden geçerken görüyorum. |
Indossava stivali marrone scuro. | Koyu kahverengi çizmeler giyiyordu. |
Il mio gatto fa le fusa. | Kedim mırlıyor. |
Gli ho parlato al telefono. | Onunla telefonda konuştum. |
Salì lentamente i gradini. | Yavaşça basamakları tırmandı. |
Dove sono le altre ragazze? | Kızların geri kalanı nerede? |
Ci sta lavorando. | Üzerinde çalışıyor. |
Non mi interessa. | Umurumda değil. |
Ho pochi fratelli. | Birkaç kardeşim var. |
Mi permetta di fare una domanda. | Bir soru sormama izin ver. |
Vuoi che lo sappia? | Onun bunu bilmesini istiyor musun? |
Ciò che va, torna. | Ne ekersen onu biçersin. |
Ma non sempre funziona. | Ama her zaman işe yaramaz. |
Un litro di latte, per favore. | Bir litre süt lütfen. |
Dimmi come ti chiami. | Adın ne söyle bana. |
Vuoi andare per primo? | Önce gitmek ister misin? |